Gizli belge, İran protestolarında gözaltında öldürülen Nika Şakarami’nin taciz edildiğini ortaya koydu

İran güvenlik güçleri tarafından yazıldığı anlaşılan ve sızdırılan bir belge, protestolarda gözaltına alınan bir genç kızın, üç güvenlik görevlisi tarafından cinsel saldırıya uğradıktan sonra öldürüldüğünü ortaya koydu.

Gizli belge, İran protestolarında gözaltında öldürülen Nika Şakarami’nin taciz edildiğini ortaya koydu
REKLAM ALANI
Yayınlama: 30.04.2024
A+
A-

İran güvenlik güçleri tarafından yazıldığı anlaşılan ve sızdırılan bir belge, protestolarda gözaltına alınan bir genç kızın, üç güvenlik görevlisi tarafından cinsel saldırıya uğradıktan sonra öldürüldüğünü ortaya koydu.

2022 yılında rejim karşıtı bir protestoya katılan ve daha sonra kendisinden haber alınamayan 16 yaşındaki Nika Şakarami’nin cesedi dokuz gün sonra bulunmuş, hükümet intihar ettiğini iddia etmişti.

BBC rapordaki iddiaları İran hükümeti ve Devrim Muhafızlarına sordu, ancak yanıt gelmedi.

“Çok Gizli” ibareli rapor, Nika’nın davasıyla ilgili olarak, ülkenin İslami kurumlarını savunan güvenlik gücü Devrim Muhafızları Ordusu tarafından yapılan bir duruşmayı özetliyor. Raporda Nika’nın katillerinin ve gerçeği gizlemeye çalışan üst düzey komutanların isimleri de yer alıyor.

Rapor, güvenlik güçlerinin Nika’yı alıkoyduğu gizli bir minibüsün arkasında yaşananlara ilişkin rahatsız edici ayrıntılar içeriyor. Bunlar arasında, güvenlik görevlilerinden birinin Nika’nın üzerinde otururken onu taciz ettiği, kelepçeli tutulan Nika’nın tekmeleyerek ve küfrederek karşılık verdiği ve bunun üzerine görevlilerin onu copla dövdüğü var.

Nika Şakarami’nin kaybolması ve ölümü geniş yankı uyandırdı ve fotoğrafı İran’da kadınların özgürlük mücadelesinin simgelerinden biri oldu.

22 yaşındaki Mahsa Amini adlı kadının başörtüsünü düzgün takmadığı suçlamasıyla Eylül 2022’de polis gözetimindeyken aldığı darbeler nedeniyle ölümünün ardından Kadın, Yaşam, Özgürlük hareketi doğmuş, sokak protestoları İran’ın dört bir yanına yayılmıştı.

Bu protestolardan birinde kaybolan Nika’nın cesedini ailesi 9 gün sonra bir morgda buldu. İranlı yetkililer Nika’nın ölümünün gösteriyle bağlantılı olduğunu reddetti ve soruşturmalarını yürüttükten sonra intihar ederek öldüğünü söyledi.

Nika kaybolmadan hemen önce 20 Eylül akşamı Tahran’ın merkezindeki Lale Parkı yakınlarında bir çöp konteynırının üzerinde başörtüsü yakarken görüntülenmişti.

Etrafındaki diğer kişiler İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’e karşı “diktatöre ölüm” sloganları atıyordu.

Raporun anlatımına göre gösteriyi izleyen birkaç gizli güvenlik birimi vardı.

Bunlardan biri olan Ekip 12, “alışılmadık davranışları ve sürekli cep telefonundan yaptığı aramalar nedeniyle” genç kızın liderliğinden şüpheleniyordu.

Ekip, bunu teyit etmek için ajanlarından birini protestocu kılığında kalabalığın içine gönderdi, o da Nika’yı tutuklamak için ekibini çağırdı, ama Nika kaçmıştı.

Teyzesi daha önce BBC Farsça’ya Nika’nın o gece bir arkadaşını arayarak güvenlik güçleri tarafından takip edildiğini söylediğini anlatmıştı.

Rapora göre Nika yaklaşık bir saatin ardından, tekrar görüldükten sonra gözaltına alındı ve ekip aracı olarak kullanılan plakasız bir dondurucu minibüsüne bindirildi.

Nika arka bölmede üç ekip üyesiyle – Araş Kalhor, Sadık Moncazi ve Behruz Sadegi – birlikteydi. Ekip liderleri Murtaza Celil önde şoförün yanındaydı.

Rapora göre ekip Nika’yı götürecek bir yer bulmaya çalıştı. Yakınlardaki geçici bir polis merkezini denemişler ama aşırı kalabalık olduğu için geri çevrilmişler.

Bunun üzerine arabayla 35 dakika uzaklıktaki bir gözaltı merkezine gitmişler ve komutan önce Nika’yı kabul etmiş ama sonra “sürekli küfredip slogan attığı” için fikrini değiştirmiş.

Daha sonra rapor için müfettişlerle konuştuğunda, “O sırada karakolda 14 kadın tutuklu daha vardı ve diğerlerini de kışkırtabilirdi. Bir isyana neden olmasından endişe ediyordum” demişti.

Rapora göre Murtaza Celil tavsiye almak için bir kez daha Devrim Muhafızları Karargahı ile temasa geçti ve kendisine Tahran’ın kötü şöhretli Evin Cezaevi’ne gitmesi söylendi.

Yolda, minibüsün karanlık arka bölümünden gelen çarpma sesleri duymaya başladığını söyledi.

Faillerin ifadeleri

Arkada Nika ile bulunan görevlilerin belgede özetlenen ifadeleri, neler olduğunu yansıtıyor.

Bunlardan biri olan Behruz Sadegi, gözaltı merkezi tarafından geri çevrilen Nika’nın minibüse geri bindirildiğinde küfretmeye ve bağırmaya başladığını söyledi.

“Araş Kalhor çoraplarıyla ağzını tıkadı ama Nika debelenmeye başladı. Sonra Sadık [Moncazi] onu dondurucunun üzerine yatırdı ve üzerine oturdu. Durum sakinleşti.”

“Ne olduğunu bilmiyorum ama birkaç dakika sonra küfretmeye başladı. Hiçbir şey göremiyordum, sadece kavga ve dayak seslerini duyabiliyordum.”

Araş Kalhor ise daha da tüyler ürpertici ayrıntılar verdi.

Telefonunun ışığını kısa süreliğine açtığında Sadık Moncazi’nin “elini kızın pantolonunun içine soktuğunu” gördüğünü, bundan sonra kontrolü kaybettiklerini söyledi.

“[Bunu] kimin yaptığını… bilmiyorum ama… copun sanığa [Nika] vurduğunu duyabiliyordum… Tekmelemeye ve yumruklamaya başladım ama bizimkilere mi yoksa sanığa mı vurduğumu gerçekten bilmiyordum.”

Ancak Sadık Moncazi, Araş Kalhor’un mesleki kıskançlıktan kaynaklandığını söylediği ifadesini yalanladı. Elini Nika’nın pantolonuna soktuğunu inkar etti ama Nika’nın üzerinde otururken “tahrik olduğunu” ve kalçasına dokunduğunu kabul etti.

Bunun üzerine Nika’nın – elleri arkadan bağlı olmasına rağmen – kendisini tırmaladığını ve yere düşürdüğünü söyledi. “Yüzüme tekme attı, ben de kendimi savunmak zorunda kaldım” dedi.

Murtaza Celil minibüsün kabininden şoföre kenara çekmesini emretti.

Arka kapıyı açtığında Nika’nın cansız bedeniyle karşılaştı. “İyi durumda olmayan” yüzündeki ve kafasındaki kanı temizlediğini söyledi.

Nika’nın ölüm belgesinde de “sert bir cisimle aldığı darbelerin neden olduğu çoklu yaralanmalar” nedeniyle öldüğü belirtiliyor.

Ekip lideri Murtaza Celil ne olduğunu öğrenmeye çalışmadığını itiraf etti.

“Sadece onu nasıl nakledeceğimi düşünüyordum, kimseye soru sormadım. Sadece ‘Nefes alıyor mu?’ diye sordum. Sanırım Behruz Sadeki ‘Hayır, öldü’ diye cevap verdi.”

Elinde bir cesetle Celil, Devrim Muhafızları’nın karargâhını üçüncü kez aradı. Bu sefer kod adı “Naim 16” olan daha kıdemli bir subayla konuştu.

Naim 16, soruşturmaya ifadesinde “Zaten karakollarımızda ölümler oluyordu ve bu sayının 20’ye çıkmasını istemiyordum. Onu üsse getirmek hiçbir sorunu çözmeyecekti” dedi.

Celil’e onu “sokağa atmasını” söyledi. Celil, Nika’nın cesedini Tahran’ın Yadigar-ı İmam otoyolunun altındaki ıssız bir sokağa bıraktıklarını söyledi.

Rapor, minibüsün arka bölümündeki kavgaya bir cinsel saldırının neden olduğu ve 12. Ekip’in saldırılarının Nika’nın ölümüne neden olduğu sonucuna varıyor.

“Üç cop ve üç şok tabancası kullanılmıştır. Hangi darbenin ölümcül olduğu belli değil” deniyor.

Sorumlular cezalandırılmadı

Hükümetin Nika’ya dair açıklamaları raporla çelişiyor. Cenazesinden yaklaşık bir ay sonra devlet televizyonu, Nika’nın bir binadan atlayarak öldüğü sonucuna varan resmi soruşturmaya yer vermişti.

Nika’nın annesi Nesrin Şakarami daha sonra bir BBC belgeselinde yetkililerin protestocuların ölümleriyle ilgili iddiaları için “Hepimiz yalan söylediklerini biliyoruz” dedi.

Bazen resmi İran belgeleri gibi görünen ve internette dolaşan materyallerin sahte olduğu anlaşıldığından, BBC Eye sadece raporun içeriğini değil, güvenilir olup olmadığını da inceledi.

Eski bir İran istihbarat subayı, belgenin var olduğunu ve rapor numarasından 2022’de hükümet karşıtı protestocularla ilgili bir dava dosyasının parçası olduğunun anlaşıldığını söyledi.

Eski istihbarat subayının Devrim Muhafızları’na erişimi sayesinde, Nika’nın cesedinin atılması emrini veren “Naim 16″nın bu kurumda görev yapan Yüzbaşı Muhammad Zamani’nin kod adı olduğu bilgisi verildi.

Nika’nın ölümüyle ilgili raporda özetlenen ve beş saat süren duruşmaya katılanlar arasında bu isim de var.

Devrim Muhafızları ve İran hükümeti iddialara yanıt vermedi.

Bildiğimiz kadarıyla Nika’nın ölümünden sorumlu olan kişiler cezalandırılmadı.

Hizbullah güçleri

Belgede bunun nedenine dair bir ipucu da var. Duruşmaya katılan 12. Ekip’in tamamı raporda listelenmiş. İsimlerinin yanında ait oldukları grup yer alıyor: “Hizbullah”.

Burada kastedilen İranlı paramiliter grup Hizbullah ve aynı adı taşıyan Lübnanlı grupla ilgisi yok. Bu grubun üyeleri Devrim Muhafızları tarafından kullanılmakta ancak raporun da kabul ettiği gibi bazen onun yetki alanı dışında faaliyet gösterebiliyor:

“Yukarıdaki kişiler Hizbullah güçlerine mensup olduklarından, gerekli taahhüt ve güvenlik garantilerinin alınmasının ötesinde bu davanın takibi mümkün olmamıştır” deniyor.

Devrim Muhafızları subayı Naim 16’ya yazılı bir kınama cezası verildiği de belirtiliyor.

Birleşmiş Milletler’in bilgi toplama misyonuna göre, İran’daki Kadın, Yaşam, Özgürlük protestoları sırasında 551 protestocu güvenlik güçleri tarafından öldürüldü ve bunların çoğu silahla vuruldu.

Protestolar birkaç ay sonra güvenlik güçlerinin baskıları nedeniyle azaldı. Bunun ardından İran ahlak polisinin faaliyetlerinde bir durgunluk yaşandı, ancak bu ayın başlarında İslami kıyafet kurallarının ihlaline yönelik yeni baskılar başladı.

Tutuklananlar arasında Nika’nın ablası Ayda da var.

REKLAM ALANI
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.