‘Yüksek karlı gizli fon’ dolandırıcılığı davasına devam edildi

Kamuoyunda ‘yüksek karlı gizli fon’ adıyla bilinen 2’si tutuklu 7 sanığın yargılandığı dolandırıcılık davasında mahkeme heyeti, Denizbank’ın bazı çalışanları ile üst düzey yöneticileri Sermin Tekin, Cenk İzgi, Tanju Kaya ve Oğuz Atilla’nın ‘tanık’ sıfatıyla dinlenilmesine, müştekiler Arda…

‘Yüksek karlı gizli fon’ dolandırıcılığı davasına devam edildi
REKLAM ALANI
Yayınlama: 09.03.2024
A+
A-

Kamuoyunda “yüksek karlı gizli fon” adıyla bilinen 2’si tutuklu 7 sanığın yargılandığı dolandırıcılık davasında mahkeme heyeti, Denizbank’ın bazı çalışanları ile üst düzey yöneticileri Sermin Tekin, Cenk İzgi, Tanju Kaya ve Oğuz Atilla’nın “tanık” sıfatıyla dinlenilmesine, müştekiler Arda Turan, Emre Belözoğlu ve Fernando Muslera’nın davaya katılma talebinin kabulüne karar verdi.

İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sabah saatlerinde başlayan ve müştekilerin ifadesinin alındığı duruşma, daha sonra müşteki Arda Turan’ın kardeşi tanık Okan Turan’ın ifadesinin alınmasıyla devam etti.

Tanık Okan Turan, ağabeyinin verdiği paraları 5-6 kez bankaya götürdüğünü ve sanıklardan Asiye Öztürk’e teslim ettiğini söyledi.

Bankaya para teslim etmek için gittiği bir gün sanık Öztürk ve Seçil Erzan’ın olduğunu, Erzan’ın parayı sayım işleminden sonra hazine görevlisine verdiğini ifade eden Turan’a mahkeme başkanı, parayı alan kişinin sanıklar arasında olup olmadığını sordu. Tanık Turan sanıklara bakarak, bu kişinin tutuklu sanık Ali Yörük olduğunu belirtti.

Turan, Erzan’ın sanık Yörük’ü kendisine banka görevlisi olarak tanıttığını ve paranın ona teslim edildiğini söylediğini anlatarak, “Ali Yörük’ün parayı alıp bankadan çıktığını gördüm. Yaş farkımız dolayısıyla ağabeyime ne kadar para verdiğini sormam, dolayısıyla ne kadar para götürdüğümü bilmiyorum. Bazen evrak alıyordum ama kamera kayıtlarının olduğu gün dışında dekont almadım.” dedi.

Diğer tanıkların ifadelerinin alınmasının ardından sanıklara diyecekleri soruldu.

“Akıl tutulması yaşadık”

Sanıklardan Nazlı Can, yaşananları bir film gibi gördüğünü belirttiği ifadesinde, “Ben hala ne yaşadığımı anlamış değilim. Seçil hala birilerini suçluyor. Hırsızın hiç mi suçu yok?” dedi.

Elindeki tüm parasını kaybettiğini, arabasını sattığını ve hala Seçil Erzan’ın çektirdiği krediyi ödediğini anlatan Can, “Seçil’in bana bu kadar kötü bir şey yapacağı aklıma hiç gelmedi. Tüm ödemeleri ‘Bankada çalışıyorum, denetleniyorum.’ diyerek benim üzerimden gönderiyordu. Seçil herkesi kandırıyor, ikna ediyordu. İkna yeteneği çok yüksekti. Akıl tutulması yaşadık.” diye konuştu.

Fon olayının ortaya çıkmasının ardından cep telefonlarını sıfırladıkları tespit edilen sanıklar Atilla Yörük ve Ali Yörük, yurt dışından cep telefonu alıp pasaporta kaydettirmedikleri için 8 ayda bir telefonlarını değiştirdiklerini, bu yüzden sıfırladıklarını savundu.

Sanık Hüseyin Eligül, birikimlerini ve çevresindeki insanlardan aldığı paraları çalıştırması için Seçil Erzan’a verdiğini, Erzan’ın paraları biriktirdiğini sandığını, Erzan ödemeleri ötelemeye başlayınca farklı şeyler döndüğünü anladığını ve mağdur olduğunu anlattı.

Seçil Erzan para trafiğini tek tek açıkladı

Sanık Seçil Erzan ise savunmasında kimlerden kaç para alıp ne kadar para ödediğini anlattı.

Bugün ifade veren ve kendisinden 7,5 milyon dolar alacağı olduğunu söyleyen müşteki Arda Turan’ın iddialarını kabul etmeyen Erzan, “Arda bana toplamda 10 milyon 736 bin dolar verdi. 7 milyon 920 bin dolarını geri verdim. 2 milyon 816 bin alacağı vardır. ” ifadelerini kullandı.

Erzan, Emre Belözoğlu’nun 4 milyon 298 bin dolar, Selçuk İnan’ın 1 milyon 350 bin dolar, Muslera’nın 500 bin dolar alacağı bulunduğunu, daha önce yaptığı listede hatalar olduğunu söyleyerek, bugün açıkladığı rakamlar için “Doğrular bunlardır.” dedi.

Bazı isimlerin alması gerekenden çok daha fazla para aldığını ifade eden Erzan, bu kişilerden Semih Kaya’ya 4 milyon 275 bin dolar, Kaya’nın menajeri Fırat Özdemir’e 2 milyon 410 bin dolar fazla ödeme yaptığını söyledi.

Erzan, açıkladığı ilk ödeme listesindeki çelişkinin sorulması üzerine, “O tarihte adımı bile sorsanız söyleyemeyecek durumdaydım. Ben insanlara senetler verdim o gece. O listeyi asla kabul etmiyorum. Bana telefon açıp, ‘Bana şu kadar yaz, bu kadar yaz.’ diyorlardı. Ben o gün ölmeyi beceremedim, o listeyi yaptım.” diye konuştu.

Fatih Terim ile ilgili de Erzan, “Hoca hakkında hiç konuşmadığım söyleniyor. Hoca bir dönem özel bankacılıkta zarar etmiş, çok sinirlenmişti. Hoca bana ilk önce 300 bin dolar teslim etti, ‘Sen bunu değerlendir. Ne istersen yap, sen yaparsın’ dedi. 1 milyon dolar getirdi sonradan. Hocanın hesabı özellikle 2022 Ocak ayından 2023 Nisan ayına kadar incelenirse yatırılmış olan bütün tutarlar çıkar, hesabına yatan paraları ben verdim.” ifadelerini kullandı.

“Niyetim gerçek bir Fatih Terim fonu kurmaktı”

Mahkeme başkanının, “Madem fazla ödeme yapıyordunuz, bunu neden Terim’e söylemediniz?” diye sorması üzerine Erzan, “Fatih Terim’e diyemedim. Sonraki süreçte ‘Hocam siz yüklü harcamalar yaptınız, olması gerekenden daha fazla mevduatlar aldınız, para getirmeniz gerekiyor.’ dedim. Bodrum’daki villasını satıp parasını getirecekti. Ben de Bozcaada’daki evimi satacaktım, emlakçıdan haber bekliyordum. Hocanın evine gidip geliyordum, bunları yüz yüze konuşuyorduk dolayısıyla mesajlarda bunlar yok. Hoca kendisi de ekside olduğunu ve para getirmesi gerektiğini biliyordu. O yüzden sonrasında bana 1 milyon dolar gönderdi. Niyetim gerçek bir Fatih Terim fonu kurup gelecek parayla eksikleri kapatmaktı.” diye konuştu.

Erzan, ödemeleri yapamadığı döneme girince tehdit edildiğini belirterek, “Gece yarısı arıyorlardı, sarhoşken arıyorlardı. Bana öncelikle yapılan şantajdı. Tek yaşıyordum, iyi bir insandım, kimseye kötülük yapmak istemedim. Bir sarmalın içine sokuldum.” dedi.

Tehdit edildiği halde neden karakola veya savcılığa şikayette bulunmadığı sorulan Erzan, “Kimsem yoktu. Hep bu işi çözeyim diye uğraştım. Muslera ile başlayan ve devam eden süreçte herkes kapıda bekliyordu. Arabam yolun ortasında açılıyordu, paralar alınıyordu içinden.” ifadelerini kullandı.

Erzan’a, “Bazı kişilere fazla para verdiğinizi kendiniz söylüyorsunuz ama mesajlarda ezile büzüle ‘ödeyeceğim, vereceğim’ gibi şeyler yazmışsınız. Neden ‘Siz alacağınızı aldınız.’ demediniz?” sorusu yöneltildi.

Alacaklı olduğunu söyleyen kişilerin bankaya gelip rezillik çıkaracağından korktuğunu aktaran Erzan, “Bana ‘Milli piyango bileti kazandık da bunu vermeme noktasına mı geldin?’ diyorlardı. Korktum, 10 tane tefeci vardı kapımda. Bir açık vardı, ilerliyordu, onun toparlanmasını bekliyordum. Elimde para olsa hesap kitap yapacaktım.” şeklinde yanıt verdi.

“2022’de kimler zenginleşmiş onlara bakılsın”

Erzan, bir şube müdürünün banka dışında para alıp vermesinin hatta şubede paraya dokunmasının bile yasak olduğunu belirterek, “Normalde insanların bu paraları normal bir bankaya götürseler böyle bir faiz alamayacakları bellidir. Florya yan sokakta ödenen bir paranın bir bankada değerlendirilmeyeceğini biliyorlardı. Değerlendireyim diye borç verdiler bana, ‘Seçil bu parayı fazlasıyla öder.’ diye verdiler. Ödemeleri yapamadığım dönemde eve gidiyordum, kapıları yumrukluyorlardı, bankanın kapısında bekliyorlardı. O zaman para nerede? 2022’de kimler zenginleşmiş onlara bakılsın. Ben malımı mülkümü, her şeyimi kaybettim.” ifadelerini kullandı.

Para toplarken birçok kişiye “Fatih Terim fonu” diye bir şeyden söz etmediğinin altını çizen Erzan, “Müştekilerin hepsi birbirini tanıyor. Bu ‘Fatih Terim fonu’ kendilerinden çıkan bir şey. Zor dönemde birkaç kişiye söylediğim oldu. Bu ezberlenmiş bir şey.” diye konuştu.

“Bankanın odama valiz valiz paraların gelip gittiğini bilmemesi mümkün değil”

Erzan, yaptığı işlemleri çalıştığı bankanın bilmemesine imkan olmadığını, olay ortaya çıktığında gerçek kayıplarla ilgili geri ödeme noktasında iyi niyetli olduğunu söyleyerek, “İnsanların, ‘Benim şu kadar, bu kadar alacağım var.’ söylemleri artınca işler çığırından çıktı. Banka bir şey bilmediğini söyleyerek kendini kurtarmaya çalıştı, doğrudur. Odama valiz valiz paralar geliyor gidiyor. Bankanın bunu bilmemesi mümkün değil, bilinmeliydi.” ifadelerini kullandı.

Müşteki İbrahim Çağlar’ın avukatı Metin Sinan Arslan da duruşmada, “Sizin bankanızı rezil eden, 2000’li yılların başından bu yana en büyük bankacılık skandalına imza atmış bir kişiyi alıyorsunuz, ona avukat tahsis ediyorsunuz, bankada tutuyorsunuz, bu telaş neden? Aklımıza şu geliyor. Bir şeyin üzerini örtüyorsunuz. Dolayısıyla Hakan Ateş, Mehmet Aydoğdu, Sermin Tekin’in tanık sıfatıyla dinlenilmesini talep ediyoruz.” beyanında bulundu.

Ara kararlar

Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, tutuklu sanıklar Seçil Erzan ve Ali Yörük’ün tutukluluk halinin devamına karar verdi.

Müşteki Selçuk İnan’ın beyanının alınması için Gaziantep Ağır Ceza Mahkemesine talimat yazılmasına karar veren heyet, Denizbank’ın bazı çalışanları ile üst düzey yöneticileri Sermin Tekin, Cenk İzgi, Tanju Kaya ve Oğuz Atilla’nın “tanık” sıfatıyla dinlenilmesine hükmetti.

Heyet, tanık Hakan Kıran hakkında zorla getirme kararı çıkarılmasına karar verirken, müştekiler Arda Turan, Emre Belözoğlu ve Fernando Muslera’nın davaya katılma talebini kabul etti.

Heyet, Mehmet Aydoğdu ve Hakan Ateş’in “tanık” olarak dinlenilmesi talebinin banka yöneticilerinin dinlenilmesinden sonra değerlendirilmesine hükmederek, tanıklar Fatih Terim ve Nur Erkasap’ın dinlenilmesi talebinin de bir sonraki celse değerlendirilmesini kararlaştırdı.

Duruşma 24 Mayıs’a ertelendi.

İddianameden

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, sanık Seçil Erzan’ın, bir bankanın Levent’teki şubesinde müdür olarak çalıştığı ve müşteki Bülent Çeviker’den kişisel güven ilişkisine dayalı 2 milyon dolar alarak yüksek kar vaadiyle yeniden kendisine iade edeceğini bildirdiği kaydediliyor.

İddianamede, müşteki Çeviker’e para karşılığında yazılı evrak verildiği ancak daha sonra Çeviker’in Erzan’a ulaşamadığı, durumu bankaya bildirdiği, banka tarafından araştırma yapıldığı, Erzan hakkında suç duyurusunda bulunulduğu ifade ediliyor.

Sanık Erzan’ın bu yöntemle futbolcular, iş insanları ve çeşitli meslek gruplarından müştekilere, yüksek kar getirisi olan güvenilir bir fon bulunduğunu, kamuoyunda tanınan Fatih Terim ve Hakan Ateş gibi isimlerin bu fona dahil olduğunu söyleyerek, müştekileri bu fona para yatırmaya ikna ettiği anlatılan iddianamede, gerçekte ise böyle bir fonun hiç olmadığının tespit edildiği belirtiliyor.

İddianamede, Erzan’ın, müştekilerin verdiği paralara ilişkin sahte belgeler oluşturup, bu belgelere bankanın kaşesini ve ıslak imzasını atıp müştekilere teslim ettiği ve dolandırıcılık kastıyla hareket ettiği kaydediliyor.

Sanık Erzan’ın 252 yıla kadar hapsi isteniyor

Sanık Erzan’ın “özel belgede sahtecilik” ve “tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında, kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında nitelikli dolandırıcılık” suçlarından 69 yıldan 226 yıla kadar hapsi istenen ana iddianamenin ardından hazırlanan yeni iddianameyle Erzan hakkında istenen hapis cezası da yükseldi.

Erzan’ın, 77 yıldan 252 yıla kadar hapsinin talep edildiği iddianamede, sanıklar Ali Yörük, Kerem Can, Hüseyin Eligül, Nazlı Can, Atilla Yörük ve Asiye Öztürk’ün ise aynı suçlardan 3 yıl ile 85 yıl arasında hapisle cezalandırılması isteniyor.

REKLAM ALANI
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.